08 Ocak 2020, 14:27 - Anasayfa // KORİDOR Haberi yazdır
Modern ya da Türkçe karşılığı olarak çağdaş, genellikle bir şeyin yeni ve güncel olduğunu ifade etmek için kullanılır. İçinde bulunduğu topluma, çağın gerekliliklerine ve hayat şartlarına uyum sağlayan hal ve hareketle örnek olan, ne yaptığını bilen, özgür bir düşünce yapısına sahip insana ise çağdaş insan denir.
Çağdaş insandan ise belli başlı beklenilenler var elbette. Çağdaş bir insandan beklenilenler: Bilim ve teknolojiden yararlanan, geçmişe takılıp kalmayan, insanlar arasında ayrım yapmayan, emeğe saygılı, çevre ve doğaya saygılı, çoğulcu, katılımcı özellikleri benimsemesi beklenir.
Türk tarihinde batılılaşma ve çağdaşlaşmanın ilk somut adımını Tanzimat Fermanı ile görüyoruz. Osmanlı devletinin yıkılması ile yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti de çağdaşlaşma konusundan vazgeçmemiş ve yol almaya devam etmiştir. Tanzimat’tan günümüze kadar nerdeyse iki asırdır, devam eden bir çağdaşlaşma serüveninin içindeyiz.
Kuşkusuz çağdaşlaşma hareketinde en hızlı yol, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti döneminde hayat bulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk; Türk milletine çağdaş uygarlık düzeyine erişmeyi, hatta bu düzeyi aşmayı amaç olarak göstermiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, ‘’Gözlerimizi kapayıp yalnız yaşadığımızı var sayamayız. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile ilgisiz yaşa yamayız. Tam tersine ileri, uygar bir millet olarak uygarlık alanının üzerinde yaşayacağız; bu yaşam, ancak bilim ve teknikle olur. Bilim ve teknik nerede ise oradan alacağız ve her millet bireyinin kafasına koyacağız. Bilim ve teknik için sınır ve şart yoktur.’’ demektedir. Atatürk, en veciz haliyle çağdaş olmanın var olmak olduğunu bizlere söylüyor.
Bu noktada geçmişi irdelediğimizde ve bugüne baktığımızda çağdaşlaşmada istediğimiz noktada mıyız? Ya da bireyden topluma yol aldığımızda çağdaşlaşmayı doğru algılayabildik mi? Sorular başka soruları da beraberinde getiriyor. Nasıl mı? Çağdaşlaşmayı biçimsel olarak mı görüyoruz ve yaşıyoruz? Yoksa gerçekten çağdaş insanda olması gereken temel ilkeleri günlük hayatımızda uyguluyor muyuz?
Örneğin çağdaşlık denince aklımıza; son model otomobil, son model cep telefonu, son moda kıyafet ya da son sistem akıllı eveler mi geliyor? Bu soruya evet diyorsanız biçimsel olarak çağdaşsınız ve sizin açınızdan pek bir sorun yok demektir.
Ama çağdaşlaşmayı eğitim ve öğretim işleri olarak görüp mensup olduğunuz milletin sade bir bireyi olarak maddi ve manevi değerlerini yitirmemiş, bilimde, sanatta ekonomide katkı sağlamayı hedef olarak benimsediyseniz ve bunu tüm insanlığa bir hizmet olarak görüyorsanız biçimleri yıkmış çağdaş bir insansınız.
Bir kişinin bir zümrenin çağdaş olması bir ülkenin gelişip kalkınması için yeterli değildir. Çağdaşlaşma tüm ülkede varlığını hissettirmeli, etki alnı tüm kurumları ve kişileri kapsamalıdır. Çağdaş insanların sayısı arttıkça dünya uygarlık ailesinde saygın bir yere sahibi oluruz.
9 Ocak 2020
Yönetici tarafından yazılan bu haber, 7055 defa okunmuştur.
YORUM YAZ
Sinan
Evet, biçimsel olmamalı...Teşekkürler

Diğer KORİDOR Haberleri
Tümü
Önce bağımsızlık… Trablusgarb ve Balkan Savaşlarıyla felaket yakalanan Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı ile de tam anlamıyla çöküş haline girmişti.
Tekin İnşaat
SON YORUMLANANLAR
-
Eski hastane Müdürü Emin Koçak berat etti
İlçemiz Devlet hastanesi eski Müdürlerinden Emin Koçak, "Kam...
-
Gurbetten mesaj
Güzin Yangın Toptaş, şu anda İzmir'de ikamet eden...
-
Acımızın Tarifi Yok
Gazetemiz sahibi Mustafa Yücel, yoğun bakımdaki yaşam mücade...
-
ANMA - Turan Yeşilöz
ANMA - Turan Yeşilöz...
-
İshak Dede Yıldırım kazada yaşamını yitirdi
E-90 Karayolu üzerinde meydana gelen trafik kazasında İshak ...