Bir ülkede bir şehirde nüfusun artması beraberinde olumlu sonuçlarla birlikte olumsuz bazı durumların yaşanmasına da neden oluyor. Nüfusun artmasının en önemli olumsuz sonuçlarından biri, ülkeler ve şehirlerarasındaki göç hareketliğini beraberinde getirmesidir. Korona virüsü salgını gösterdi ki; kontrol edilemeyen doğal nüfus artışı ve göç hareketleri büyük şehirlerin insan sağlığı açısında sakıncalarını görmemizi sağladı.

Korona virüs vaka ve ölüm sayısında; İstanbul, Ankara, İzmir gibi iller başı çekiyor. Uzmanlara göre vaka sayındaki fazlalığın birinci nedeni kilometre kareye düşen insan sayısının yoğunluğu. Ayrıca büyük şehirlerdeki yurt içi ve dışı nüfus hareketliliğinin de eklediğimizde virüsle mücadele zorlaşıyor.

Büyük şehirlerden göçlerin devam edeceği varsayımı ile şehirlerin bu olguya karşı hazırlıksız yakalanmamaları için gerekli önlemler alınmalıdır. En azından bundan sonra daha dikkatli olunmalıdır.

Büyük şehirlerimiz; yoğun göç, hızlı şehirleşme ve küreselleşme etkilerine maruz kalmaktadır. Bu olgu hepimiz için önemli sonuçlara gebedir. Korona virüsü ile birlikte toplumsal hayat, ilişki biçim ve türlerinde köklü değişimleri bugünden yaşamaya başladık. Ekonomik faaliyetlerin ve sosyal hayatın merkezi olan büyük şehirlerimizi, korona virüsü salgını ve ileride yaşanabilecek benzeri salgınları da göz önünde bulundurarak yeniden tanımlayıp yapılandırmak kaçınılmaz bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Nüfusu milyonu geçen şehirler değil, nüfusu milyonun altında orta büyüklükte ve küçük şehirlerin oluşabileceği dengeli nüfus dağılımlarının planlanması doğru bir yaklaşım olacaktır. Böylece, büyük şehirlerin üzerindeki sosyal, ekonomik ve kültürel yük azalacaktır. Eğitim, sağlık ve kültür ile altyapı gibi şehir yaşamında gerekli olan alanları düzenlemek toplumun yerelde ve ulusal düzeyde yararına olacaktır.

Korona virüsü salgınıyla birlikte artık sürdürülebilir çevre ve doğal kaynak yönetimiyle yaşanabilir şehirlerin inşası zorunlu olmuştur. Korana salgını bittikten sonra, özellikle Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlere yönelik çevre politikaları çok daha fazla gündeme gelecektir.  Doğanın kendi mecrasındaki akışına orantısız her müdahalenin bize nelere mal olduğunu acı bir şekilde yaşıyoruz.

Dünyadaki gelişme ve bilimsel yöntemlerle uyumlu olarak, kırsal alandan büyük şehir merkezlerine yönelen plansız göç olgusunun önüne geçecek, nüfusu kırsal alanda tutacak önlemlere ağırlık verilmelidir. Öncelikle kısa ve uzun vadeli nüfus ve şehirleşme planlar oluşturulmalıdır. Az gelişmiş bölgelerdeki ekonomik faaliyetlerinin geliştirilmesi, yatırımların teşvik edilmesi, vergi indirimleri gibi önlemlerin alınması şehir nüfuslarının ülke geneline dengeli yayılmasını sağlamak yerinde olacaktır.

(Benim Adım V)

   7 Mayıs 2020