2008 yılı Ekim ayı Ramazan Bayramı ertesiydi. 30 Ağustos 2008 tarihinde Teğmen rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesine katılan oğlumuz, sınıf okuluna gidecekti, ben ve annesi O’nunla birlikte Balıkesir’e gelmiştik. Henüz suyu akmayan, doğalgazı bağlanmayan mütevazi bekar evinin ufak tefek eksikliklerini tamamlayacak, bir süre ikametgah olarak kullanacağı mekanını hazırlıyacaktık.
Pazar gününden Cuma’ya kadar birlikte olduk. Birgün askeriyeden arkadaşlarıyla, bir başka gün sivilden tanıdıkları ile ve bir diğer gün de okuldan bir arkadaşının ailesiyle akşam yemeklerinde birlikte olduk ki; biz ayrıldığımızda oğlumuz hangi ortamlarda, kimlerle beraber olacak, fikir sahibi olalım.
Karınca kararınca eve bir çeki düzen verdikten sonra Cuma günü Balıkesir’den ayrıldık. Necoli’nin Cumartesi günü İstanbul’dan arkadaşları gelecekmiş, çocuklara ayakbağı olmayalım düşencesiyle, biz de arkadaş ziyareti için İzmir’e geçtik. Ayrılmadan önce de önümüzdeki günler için proğramı yapmıştık:
Hafta içinde Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ Balıkesir’e gelecek, oğlumuz da Tim Komutanı sıfatıyla,Başbuğ’nun masasında yemek yiyecek ekibin başında olacaktı.
Hafta sonunda da hem sağlık kontrolü hem de Haritacılık sınavına katılmak üzere Ankara’ya gelecekti.
Hedefinde; haritacı olarak Ankara’da kalmak, mesai dışında Çengel’in Ankara’daki işlerini takip etmek,? bir yandan da Hukuk Fakültesi’ne devam ederek Avukat olmak vardı. Bunu; emekli olduğunda (binbaşılığa ulaştığında) ?ereflikoçhisar’a gelerek bir yandan mesleğini yürütmek, diğer yandan da Çengel’in yönetimini devralmak için düşünüyordu.
İstiyordu ki; O Çengel’in başına geldiğinde babasını emekliye ayırsın, babası da ömrünün son demlerinde istediği zaman, istediği yerde akraba-dost ziyaretleriyle huzurlu bir yaşam sürsün.
Ama olmadı. 11 Ekim 2008 günü meydana gelen ve bizleri kahreden, yaşarken öldüren o meşum kaza Necolimizle birlikte 4 arkadaşını alıp, götürdü, umutlar, beklentiler sora erdi, hayaller gerçekleşmedi.
Yarın 11 Ekim 2019. Necolimizin 11. ölüm yıldönümü.
Necdet Yücel nasıl biriydi? Kendisini tanıyanlara diyecek bir sözüm yok, tanımayanlar için diyebileceğim; insan sevgisiyle dopdolu, küçüğünü seven, büyüğüne saygılı, hoşgörülü, yardımsever, fedakar, özverili biriydi.
Bir kaç örnekle anlatmak isterim:
Necoli İzmir/Maltepe’de Askeri Lise öğrencisi. Bayram iznine gelecekler ve oradan telefon ediyor:
- Baba; bir arkadaşım Ankara’dan Yozgat’a geçecek akşam saat 23.00 veya 24.00’e bir bilet bul.
- Oğlum ben otobüs işletmecisi, yazıhane sahibi değilim. ?ereflikoçhisar’dan hem de bayram arefesi nasıl bulayım?
- Bir şeyler yap baba, arkadaş perişan olur, bayrama ailesine yetişemez.
Emir büyük yerden. Devre’ye Ankara’dan yazıhaneci Muharrem Baltacı (merhum) abiyi sokuyoruz ve sorun çözülüyor.
Bir başka örnek:
Bir arkadaşı telefonla görüşmek için kredi kartını istiyor, sonra da kartın kaybolduğunu söylüyor ama üst üste iki ay binlerce liralık telefon faturası geliyor.
- Bu düpedüz hırsızlık, sahtekarlık şikayetçi ol, diyoruz. “Ama okuldan atarlar, istikbali söner? diyerek şikayetçi olmuyor.
Necdet Ankara’da Harp Okulu öğrencisi. Telefonla arıyor ve diyor ki:
- Hafta sonunda bir arkadaşımın sözlüsü ile annesi gelecek. Misafir edecek bir ev lazım.
- Oğlum Ankara’da evi nereden bulayım, buraya gelsinler istedikleri kadar misafir edelim.
Ankara dışına çıkamazlarmış. Sevim çiftinden rica ediyoruz. Memnuniyetle kabul ediyorlar ve bir talimat daha yerine geterilmiş oluyor.
Bir yarıyıl tatili öncesi. Necoli diyor ki;
- Türki Cumhuriyetlerden bir arkadaşımız var, izinde memleketine gidemiyor. Biz misafir edebilir miyiz?
- Neden olmasın, diyerek taahhüt belgesini gönderiyoruz ve arkadaşı 15 gün bizde kalıyor.
Necdet hakkında arkadaşları ne düşünüyor? İşte mezuniyet yıllığına yazdıklarından bir kaç örnek:
- Canım Necom kardeşim kısma ilk geldiğimde özünde aynı insan olduğumuzu anladık. Sırları mutlulukları daima saklamasını bilen bir kasa gibiydin.Yaşadığın bir çok şeyden dolayı bizden bir adım öndeydin. Başım sıkışsa sığınabileceğim nadir insanlardansın. ÜMİT
- Bodycan benim için zorlu intibak günlerininde senden öğrendiğim bu okulun kurallarını Cafer çekmeyi, İzmir marşını, emir komuta zincirini sürünürken ceza çekerken bile gülebilmeyi, bu yola seninle başladığım için çok şanslıyım Sen olmasan o günler bitmezdi. CANSU.
- Bize okulda hiçkimsenin göstermediği ağabeyliği yaptın. Yeri geldi abimiz yeri geldi dayımız oldun. Sen olmasaydın kim neconun meleklerinin yardımına koşardı? VİLDAN - YASEMİN
Necolimizi ve son yolculuğa beraber çıktıkları Ali Taşpınar, İlbay Saraylı, Ceyda Kazak ve Hilal Gündoğan’ı sevgi özlem ve rahmetle anıyor, ailelerine ve sevenlerine baş sağlığı ve sabır diliyorum.
?? 10 Ekim 2019