01 Mayıs 2019,?16:16 -?Anasayfa | Yazarlar Haberi yazdır
1960’lı yılların ikinci yarısı.
Almanya’nın her iş kolunda elemana emek gücüne ihtiyacı vardı, bizim de her iş gücüne yetecek kadar işsiz elemanımız.
Türkiye ile Almanya arasında imzalanan bir anlaşma ile? onbinler, yüzbinler öncelikle Almanya’nın, sonrasında Avusturya, Fransa, Hollanda, Belçika, Danimarka gibi avrupa ülkelerinin yolunu tuttu.
Herkes bir şekilde yurtdışına kapağı atmak istiyordu ama O devletler herkesi kabul etmiyordu.
Yaşın genç, sağlığın yerinde, bedenin diri, pazun güçlü, dişlerin tam ve sağlam olacaktı.
Bu özelliklere sahip olanlar bindiler kara trene, düştüler gurbet yoluna..
Gittikleri ülkelerde misafir işçi olarak özel törenlerle, bando takımlarıyla karşılandılar. İşçi hayımı denilen barakalara, mutfak, banyo, tuvalet gibi ortak kullanım alanları olan 3-5 katlı binalara yerleştirilip, ertesinde vargüçleriyle çalışmaya başladılar.
Kimileri inşaatta, kimileri kömür ocaklarında, kimileri fabrikalarda koşulların ağırlığına aldırmadan ve seslerini çıkarmadan alın teri dökenlerin tek bir amacı vardı:
3-5 yıl çalışacak, bir ev sahibi olabilecek, bir iş yeri kurabilecek, 50-100 dönüm tarla alabilecek birikimi temin ettikten sonra da Anavatanlarına döneceklerdi.
Kime sorsanız; “ne zaman dönmeyi düşünüyorsun?? Diye, verilen cevaplar hemen hemen hep aynıydı:
Kısmetle.. Allah izin verirse.. Nasip olursa gelecek sene.
Gurbete çıkışlarının üzerinden 3 yıl 5 yıl 10 yıl geçti, sorulan soru da verilen cevapta hiç değişmedi:
- Ne zaman dönmeyi düşünüyorsun?
- Kısmetse.. Allah izin verirse.. Nasip olursa gelecek sene.
Cevaplar değişmiyordu ama gerekçelerde değişme görülüyordu:
Önceleri bir ev, bir iş yeri, bir tarla sahibi olma amacını güdenler, dönüşlerinin uzamasına; oğlanı evereyim, kızıçıkarayım, çocuklar okuyup bir iş güç sahibi olsunlar da.. gibi gerekçeleri önesürer oldular.
Gurbet yolculuğuna bekar olarak çıkanlar, aile birleşiminden sonra dönüş fikrini yavaş yavaş unutmaya, gittikleri ülkelerde yerleşik düzene geçmek için çaba sarfetmeye, yol ve yöntem aramaya başladılar.
Başlangıçta gurbete çıkanların sayısı onbinlerle yüzbinlerle ifade edilirken, bugün yurt dışındaki vatandaşlarımızın sayısı milyonlarla ifade ediliyor.
En az İlçemizde yaşayan nüfus kadar hemşehrimizin yurtdışında yaşadığını, değişik verilerden elde ettiğimiz bilgilerle rahatça ifade edebiliyoruz.
Gurbete çıkışın başlangıcından bugüne kadar yarım asırdan fazla zaman geçiyor ve yine biliyoruz ki; oraya bekar olarak genç yaşta gidenlerin büyük çoğunluğu şimdilerde çocuklarıyla, torunlarıyla, torunlarının çocuklarıyla birlikte yadellerde yaşamayı sürdürüyor.
Kendi hemşehrilerimizden de biliyoruz; bulunduğu ülkelerin vatandaşlığına geçen, aralarında kendi işini kuran, işveren konumunda olan, gerekli eğitimi alıp, kamu görevlerinde istihdam edilen, çalıştıkları iş yerine usta, yönetici olan buna karşılık, hayatları kayan, suç örgütlerinin maşası olan, gayrımeşru iş ve yollara düşen vatandaşlarımız anavatana dönmüyor, dönmek istemiyor.
Kesin dönüş bir yana ikinci, hele hele üçüncü kuşak gezip görmek amacıyla izin için dahi ana yurduna, baba ocağına gelmek istemiyor.
Biliyor ve düşünüyor ki; dönerlerse sosyal yaşama ayak uyduramayacak, eğitimden ve sağlıktan gereği gibi yararlanamayacak, avrupadaki yaşam ve geçim standartını yakalamayacak.
Ve böyle bir ortamda bir televizyonda NTV sunucusu, canlı yayına katılan bir öğrenciye gelecek planlarını soruyor. Öğrenci de, “Almanya Köln Üniversitesi’nde tıp okumak istiyorum, ondan sonra da belki Alman vatandaşı olurum? cevabını veriyor.
Öğrencinin cevabı değişik kesimlerde farklı yorumlara yolaçıyor. Kimileri öğrenciyi haklı bulurken, kimileri de O’nu bu düşüncelere yönelten etkileri, gelecek kaygısını ve yeni yetişen gençlerin yarınlardaki iş, aş ve özgürlük içinde yaşama ortamını bulamayacaklarının korkusunu dile getiriyor.
Ve ben de diyorum ki; nüfusunun yarısından fazlasının açlık ve yoksulluk sınırında olduğu, hak ve özgürlüklerin rahatlıkla kullanılamadığı, can ve mal güvenliğinin olmadığı,hemen herkesin yarınlardan endişe duyduğu bir dönemde ne “belki Alman vatandaşı olurum? diyen öğrenciyi, ne de bir türlü anavatana dönemeyen gurbetçilerimizi hiç kimse ayıplamaya kalkmasın.
?? 2 Mayıs 2019
YORUM YAZ

Yazara ait diğer köşe yazıları
YAZARLAR
-
MUSTAFA YÜCEL
Mustafa Yücel yazılarına bir süre ara verdi
SON YORUMLANANLAR
-
Yaklaşık 100 kişi istihdam edilecek
Yaklaşık 100 kişi istihdam edilecek...
-
Ak Parti 7.Olağan ilçe Kongresi Yapıldı
Ak Parti 7.Olağan ilçe Kongresi Yapıldı...
-
Biran evvel aramıza dönmesini ümit ediyoruz
Biran evvel aramıza dönmesini ümit ediyoruz...
-
Bu hafta da kampanyaya iki kişi destekte bulundu
Bu hafta da kampanyaya iki kişi destekte bulundu...
-
Tarım Stratejik Bir Sektör Mü?
Tarım Stratejik Bir Sektör Mü?...
ilancomtr
Emekçioğlu

?.K.YEM

Tekin İnşaat

Yıldırım İnşaat

Hazır beton
Muammer'in Yeri

türkiye genelinde genclik catismalari baslamisti,71 yillarin ve erimin rejimi sola cok kötü saldiriyordu.Almanya nin Ankara maltepe subesine kaydimi yaptirdim,kisa bir zamanda simensten istek geldi,erteledim gitmedim ama sartlar zorluyordu.bir sene sonra tekrar müracaatimi yeniledim kisa zamanda Köln DEUTUZ MAGURUZ dan cevab geldi
mahalle arkadasim kirsehirli cemil tosunla ayni Firma da calismaya basladik.IGM sendikasinin üyesiydim sendika bültenlerinde aynen söyle yaziyordu,Türkiye nufus kaydirmasi yapiyor 51 75 yillarinda balkanlardan 5 milyon göcmen Aldi,su an bir milyon TC.vatandasi almanyada calisiyor aile birlesimiyle 5 milyon olacaklar,ayri bir kültürden gelen bu insanlarin intibaki cok zor olacak,bunlar demir leblebi?
ve söyle deval ediyordu bunlar Anadolu nkurtulus savasini verenlerin torunlari Münüh sokaklarini sürüyorlar,NEDEN? evet neden???