19 Şubat 2020, 15:19 - Anasayfa // Konuk Kalem Haberi yazdır
Hemen her ülkünün başlangıçta bir taslağı, planı olduğu ve kesin halini yavaş yavaş kazanma zorunluluğu vardır Taslağa karşı gelmeler, anti tezler ve tutarsızlığa uğramamış hiçbir ülke yoktur.
Anlaşılır ki ülküler de düşüncelerde olduğu gibi kaderi, kondukları kabın şeklini alan sıvılar gibi, içinde bulundukları toplumun, çevrenin kalıbına uymak ve o çevreden, toplumdan bazı normları kendi yapısı içine almaktadır. Zamanla da ülkünün kurucularıyla, havası ve yardımcıları arasında bile çeşitli anlayış, kavram farklılıkları olur, değişikliğe bile uğrar, ülkünün ilk özelliklerini ayniyle içinde ihtiva etmez.
Buna en güzel örneklerden biri, peygamberimiz (sav)’in eskinin yerine getirmek istedikleri yeni düşünceler, yeni dinlerin de bu toplumsal ve tarihsel hiyerarşiyi aşamadıkları görülmüştür.
Bundan anlaşılmaktadır ki toplumlara getirilmiş olan düşünceler, ilkeler, kanunlar- Tanrısal bir tümelden de gelse- ebediliğini zamanla değişikliğe uğratmaktadır.
Bunun gibi, İslam dini de yayıldıkları ve içine girdikleri çeşitli milletlerin önceki inançlarından arınamamış, kavimlerin gelenek adetlerinden bazılarını da içinde barındırmıştır. Çeşitli siyasi, dini fertlerin çıkarlarının etkisiyle de başka başka mezheplerin, tarikatların ihya edilmesine de engel olamamıştır.
Mezhepler, fıkralar, aklın değişken sorunlardaki esnek karakteristik girişimlerden yararlanılarak, gelenekleri de devam ettirmek için direnen toplumların bir nevi baskısından doğmuş olduğu anlaşılmaktadır.
Mezhepler de ülküler gibi doğup benimsenip yayılmışlar ve çoğalmışlardır.
GAZALİ, mezhepleri ÜÇ sınıfa ayırmıştır.1- DEHRİYAN: Bunlara göre alem kadimdir, başlangıcı yoktur. Tanrı iradesinin olmadığını kabul eder, zamanı da reddeder. Bunların bir kısmı Batınî olup bazısı tasavvufçudur. Ölümden sonra dirilme, ahret, melek, cennet-cehennemi de inkâr eden kâfirlerdir. Doğa kanunlarından başkasına değer vermezler, günahlara ve haramlara da inanmazlar, ama müslümandırlar.
2- TABİİYUN: Deneye ve tümevarıma değer verir, Tanrı varlığına inanır, fakat ruhun töz olmadığını, ölmezliğini kabul etmezler. Bunlara göre Tanrı bilgeliği eşyadadır.İlkçağ bilginlerinden Fisagor, Yeni Eflatunculuk, Aristo’dan yararlanırlar. Hipokrat, Galyen, Öklides, Batlamyus gibi bilginlere dayanırlar.
3- İLAHİYUN: Yukarıdaki iki zümreyi ve birbirlerini reddeder, bazı kâfirce düşüncelere de saplanırlar. Genellikler Sokrat, Eflatun gibilerin etkisi altındadırlar.
Ülküler her zaman ilk ebedi gayeleriyle kalmamakta, değişikliklere de uğramaktadır. Şimdilerde ise toplumun, halkın SÖZ erki olarak DEMOKRASİLER adı altında sözde ÖZGÜRLÜKLER türetmektedir. Ülküler her devirde yeniliklere gebe olup uzay çağında da bunu, nasıl uygulanacağını zamanına yetişenler göreceklerdir.
Dinlerden türeyen mezhepler, tarikatlar 2500 yıllık olup demokrasilerin vazgeçilmez etkinliği partiler yüzyıllıktır.
İnsan ülkülerinden vazgeçmemeli, içinde bulunduğu toplumuna daima yenilikleri sunmalıdır, kanaatindeyim. Arzolunur.
NOT:Kısmen Hz. Muhammed ve Felsefesi – C.Sena’dan derlenmiş, uyarlanmıştır..
20 Şubat 2020
Yönetici tarafından yazılan bu haber, 38689 defa okunmuştur.
YORUM YAZ
BU HABER İÇİN HENÜZ YORUM EKLENMEMİŞTİR.

Diğer Konuk Kalem Haberleri
TümüTekin İnşaat
SON YORUMLANANLAR
-
Belediye İnşaat Mühendisi istifa etti
Kısa bir süre önce bir mimar ve bir avukat ile birlikte İnşa...
-
Adaylar eşit oy alınca Kızılay seçimi ertelendi
Önceki yönetimin Kızılay Genel Merkezi tarafından görevden a...
-
Yeni Tapu Müdürü göreve başladı
2015 yılında İlçemiz Tapu Müdürü Tuncer Öngün’ün tayininin ç...
-
ANMA - Turan Yeşilöz
ANMA - Turan Yeşilöz...
-
Acımızın Tarifi Yok
Gazetemiz sahibi Mustafa Yücel, yoğun bakımdaki yaşam mücade...