14 Mayıs 2014,?22:38 -?Anasayfa | Yazarlar Haberi yazdır

14 Mayıs:Dünya Çiftçiler Günü - Prof.Dr. Hasan Baydar / Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi
14 Mayıs tarihi bütün dünyada ?Dünya Çiftçiler Günü? olarak kutlanmaktadır. Bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak, Anadolu?nun gerçek sahipleri olan çilekeş ve cefakâr Türk çiftçisinin dünya çiftçiler gününü kutlarım.
İster bitkisel, isterse hayvansal olsun tarımsal faaliyetlerin yapıldığı temel yerleşim birimleri köylerdir. Ancak ülkemizde kırsal nüfus hızla azalıyor ve köyler giderek boşalıyor.
Bırakın uzaklara gitmeyi, Başkentimizin en büyük ilçelerinden olan ?ereflikoçhisar?ın köylerinde bile, köylerde genç nüfusun kalmadığını, sadece bir avuç yaşlı insanın barındığını, neredeyse sosyal ve kültürel hiçbir aktivitenin olmadığını, ilkokul ve sağlık ocağı gibi temel hizmetlerden bile yoksun olduklarını, hayatın son derece yavan ve ağır ilerlediğini görürsünüz. Maalesef üzülerek belirtmeliyim ki, Türkiye?de yaklaşık 35 bin köyün önemli bir kısmının ortak kaderi böyledir; geri kalmışlık, yoksulluk ve terk edilmişlik. ?Bir taraftan devasa uydu kentler inşa ederken, diğer taraftan orta çağ gelişmişlik düzeyinde kalmış/bırakılmış köylerle nasıl kalkınacağız, ilerleyeceğiz??, diye düşünüyorum.
Bir yüzyıl önce %90?ı köylerde yaşayan Türkiye?nin şimdi %20?si köylerde yaşıyor. Denilebilir ki, gelişmiş Batı ülkelerinde de köylü nüfusu kentli nüfusundan daha azdır, ne var bunda! Ancak en büyük fark, Avrupa ülkelerinde çiftçilerin son derece eğitimli ve refah seviyelerinin yüksek oluşu, köylerin alt ve üst yapılarının büyük kentleri aratmayacak düzeyde gelişmiş olmasıdır. Bu nedenle oralarda insanlar artık şehir merkezlerinden çok köylerde yaşamayı tercih ediyor. Bu sayede, kentleri büyüyüp çirkinleşmediği, gecekondulaşmadığı gibi köyleri de boşalmıyor, terkedilmiyor, aksine sürekli güzelleşerek büyüyorlar. Üstelik durum böyle olunca oralarda, nüfusları ve gelişmişlik düzeyleri birbirine yakın olan çok sayıda köy, kasaba ve kentler ülke geneline homojen olarak yayılmışken, bizde ise tam tersine sağlıksız büyümüş birkaç megapol şehir (İstanbul, Ankara ve İzmir neredeyse Türkiye nüfusunun üçte biri), gerisi neredeyse boşalmaya yüz tutmuş binlerce köy ve kasaba?
Ülkemizde köylerin ve köylülerin bulunduğu içler acısı durum gerçekte binlerce yıllık ihmalin sonucudur. Köylüler, orduya asker yetiştiren, zor şartlarda elde ettikleri ürünlerle ekonomiye katkı sağlayan, az alan ama çok veren, isyan etmeyen sadık kullar olarak görülmüşlerdir. Bahsedilen bu vasıflar, gerçekte bir milleti ayakta tutan en erdemli özelliklerdir. Ancak onların devletine ve milletine olan yüksek sadakat ve bağlılıklarının mükâfatı, gerçekten de Büyük Atatürk?ün ifade ettiği gibi ?milletin gerçek efendileri? olmalıydı.
Ülkemizde köylerimizin gelişmesi için hiçbir şey yapılmıyor değil; Köylere Hizmet Götürme Birlikleri ve İl Özel İdareleri aracılığı ile KÖYDES gibi köylerin yol, su, kanalizasyon, vb bazı altyapılarını iyileştirmeye dönük hizmetler yapılıyorsa da bunlar hem mali hem de teknik olarak son derece yetersiz kalmaktadır. Bizim, gerçekte köylere ve köylülerimize yaptığımız en büyük kötülük, genç Türkiye Cumhuriyeti?nin en büyük kırsal aydınlanma ve kalkınma hamleleri olan ?Köy Enstitüleri?, ?İdeal Cumhuriyet Köyleri?, ?Köy-Kent Projeleri?ni siyasi çıkarlar uğruna heba etmemizdir. Bu projeler yarım bırakılmamış, daha da geliştirilerek sürdürülmüş olsaydı, inanın 21. yüzyıla geri kalmış ve terkedilmiş köylerle değil, kentlerden daha çağdaş ve modern köylerle girmiş olacaktık.
İşte, yazımın en başında bahsettiğim kırsal göç ve doğurduğu sağlıksız büyüme ve gelişmenin belki de en radikal çözüm yolları ?endüstriyel tarımı geliştirmek?, ?köyleri yeniden imar etmek?, ?köyleri yeniden keşfetmek? ve ?köyleri yeniden cazip hale getirmek?tir. Bir bakıma ?göçü, kentlerden köylere çevirmek?tir. Eğer Türkiye, büyük kentlerinde çirkin ve sağlıksız yapılanmayı gidermek için ?kentsel dönüşüm?ü başlatıyorsa, bunun içinde köylerimiz de olmalıdır. En azından her yörenin kendine özgü dokusuna ve ruhuna uygun (kesinlikle eski Sovyet tarzı yüksek katlı-tek tip TOKİ konutlarından değil) köyler inşa edilmelidir. Önceliği ve hatta gerekliği tartışmalı milyar dolarlık projelere kaynak bulunabilirken, sıra köylere gelindiğinde ?daha zamanı var, bekleyebilir?, denilmemelidir. Unutmayalım Türkiye?nin kalkınması tarımdan ve tarımsal kalkınmanın yolu da köylerden geçmektedir. Türkiye kalkınacaksa, bunu en başta tarımla ve kırsal kalkınmayla başarabilecektir.
Tarım bilimlerinde görev yapan bir akademisyen olarak ben de kendi camiamıza bir özeleştiride bulunmak durumundayım: Ziraat Fakültelerinin temel çalışma sahası ve laboratuvarı, köylülerimizin bizzat tarlası, bahçesi, serası, ahırı, kümesi olmalıdır. Köylülerle iç içe olmayan, onların sorunlarından bihaber eğitim-öğretim ve araştırmalarla meşgul olan fakültelerin Türk tarımına beklenen katkıyı vermesi mümkün değildir. İşte bu nedenle ziraat fakültesi sayısı, öğretim üyesi sayısı ve ziraat mühendisi sayısı her geçen yıl hızla artıyor, ancak tarım sektörünün temel sorunlarına kalıcı çözümler bir türlü üretilemiyor. Elbette dünya literatürlerine geçecek, atıf alacak temel araştırmalar da yapılmalıdır, ancak bu araştırmaların pek çoğu ne yazık ki dünyanın gelişmiş ülkelerine hazır/bedava bilgi üretmekten ileriye gitmiyor. Öğrencilerine ?Köyü ve Köylüyü Yerinde Öğreten Bir Zirai Eğitim? uygulanmadıkça, ziraat mühendislerini köylerde çalıştırmayı başaramayız.
Neredeyse her ilde bir ziraat fakültesi kurulduğuna göre, her ildeki fakülte en başta kendi yöresinin tarımsal sorunlarına çözüm getirecek araştırmalara öncelik vermelidir. Sorunun farkındalığına varmak, ancak köyü ve köylüyü yakından tanımakla mümkündür. Çiftçi Kayıt Sistemi?ne kayıtlı çiftçilerin çocukları ziraat fakültelerinde bir bölüm tercihi yapmaları durumunda, onlara avantaj sağlayacak bir düzenleme (kontenjan, burs, barınma, vb öncelikler) yapılmalıdır. Bir şekilde ziraat fakültelerinde çiftçi çocuklarının sayısını artırmalıyız. Çünkü onların pratik bilgilerini teorik bilgilerle bütünleştirebilirsek, saha çalışmalarında çok daha başarılı ziraat mühendisleri mezun vermeye başlarız.
Zenginlik, refah ve entelektüel yaşam sadece belirli bir elit çevrenin değil, kırsalda yaşadığı için sosyal, kültürel ve sanatsal olarak dünya nimetlerinden yoksun kalan köylülerimizin de hakkı olmalıdır. İşte Batı?da olup biten de budur, orada tarımla uğraşan çiftçilerin yaşam standartları ve entelektüel birikimleri kentlerde yaşayanlardan hiç de geri değildir. Sözün özü, tarım sadece ekonomik faaliyetler bütünü değildir; bir bilim ve sanat anlayışıdır. Bilim ve sanattan kopuk bir kitle, tarımda geri kalmaya mahkûmdur. İşte burada bizlere düşen görev, dünyanın en eski ancak en kutsal mesleklerinden birisi olan ziraat mesleğini yüceltmek, köylüyü büyük Atatürk?ün de ifade ettiği gibi milletin efendisi yapmaktır.
Büyük Atatürk?ün okumaktan en çok haz duyduğu ve okullarda okutulmasını istediği ?Beyaz Zambaklar Ülkesinde? adlı kitapta ne de güzel ifade ediliyor: ?Köylere gidin, köylüyü ilim ışığı ile aydınlatın. Canlı lambalar olun ışık saçın, canlı sobalar olun buz tutmuş gönülleri ısıtın. Tabiattaki her şeyi sevin, tabiatı yaratanı da sevin. Sizleri aydınlık göreve çağırıyorum; gelin, büyük şairin hüzünlü değil de, sevgi dolu, neşeli şarkılarını birlikte söyleyelim?.
????????????????? 15 Mayıs 2014
YORUM YAZ


Yazara ait diğer köşe yazıları
YAZARLAR
-
MUSTAFA YÜCEL
Konu Milli Eğitim olunca!
-
KONUK YAZAR
14 Mayıs:Dünya Çiftçiler Günü - Prof.Dr. Hasan Baydar / Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi
SON YORUMLANANLAR
-
4 yıllık yüksekokulun binasına açılış yapıldı
4 yıllık yüksekokulun binasına açılış yapıldı...
-
Nezahat Göçmen Tahinli Pide için Mikros’la görüştü
Nezahat Göçmen Tahinli Pide için Mikros’la görüştü...
-
Vefat Edenler / 9 Kasım 2017
Vefat Edenler / 9 Kasım 2017
-
YİBO’dan mezun olanlar bir kez daha buluştular
Yatılı İlköğretim Okulu’ndan mezun olan öğrenciler okulların...
-
Bir yaşıma daha girdim
Tıpkı şarkıda dediği gibi ‘Zaman geçiyor-öyle böyle geçiyor-...
EN ÇOK TIKLANANLAR
-
Amca ve yeğenin yürek yakan acı sonu
Amca ve yeğenin yürek yakan acı sonu...
-
Kavga sonrası bir kişi öldü
Kavga sonrası bir kişi öldü...
-
Vefat Edenler / 9 Kasım 2017
Vefat Edenler / 9 Kasım 2017
-
Yiğitbaşı Makina Sanayi, Güney Kore’ye römork gönderdi
Yiğitbaşı Makina Sanayi, Güney Kore’ye römork gönderdi...
-
Anma - Kudret Sarıdağlı
Anma - Kudret Sarıdağlı
ilancomtr
Emekçioğlu

?.K.YEM

Yıldırım İnşaat
Hazır beton

Tekin İnşaat

Muammer'in Yeri
